Soru: İnsanlığın “ilk günahı” olarak da bilinen Adem ve Havva'nın günahı neydi?
Adem ve Havva ilk insanlardı. Rab Tanrı onları kendi suretinde yarattığını söylemiştir. Akıl yürütebilmenin, seçim yapabilmenin, birbirlerini sevebilmenin yanı sıra, Rab'bi kişisel olarak da tanıyorlardı. Her an Rab'le konuşabiliyorlardı ve Tanrı onların tüm ihtiyaçlarını sağlıyordu. Rab'le ilişkileri engelsizdi; yakın, samimi ve ödüllendiriciydi.
Adem ve Havva özgür iradeyle, seçme yeteneğiyle yaratıldılar. Aslında, Rab onlara gerçekleştirmeleri için belirli bir görev verdi. Rab'bin yarattığı her canlıya, hayvanlara, kuşlara, balıklara ve yeryüzündeki tüm bitkilere sahip çıkacaklardı.
Bütün bunlarda, Tanrı sadece tek bir kural, kısıtlama koydu. Koca bahçenin ortasında bir ağaç vardı, Tanrı onlardan o ağacın meyvesini yememelerini istedi.
İnsan olarak, yapmamamız gereken, yasak olan şeylere çekilme eğilimimiz var. Elimizde yüzlerce seçeneğimiz olsa bile, sahip olamayacağımız seçeneklerden biri olunca, hemen onunla ilgilenmek istiyoruz.
Rab Tanrı onlara o ağacın meyvesini yememelerinin nedenini de açıklamıştı; eğer yerlerse öleceklerdi. O anda sonsuz yaşamları vardı ama o ağacın meyvesini yemek hayatlarının sona ereceği anlamına geliyordu. Aynı zamanda da manevi ölüm anlamına gelmekteydi. İsyanları, onlarla Tanrı arasında bir ayrılık getirecekti.
Böylece İblis yılan kılığında ortaya çıktı. Ve İblis’in doğası gereği, Adem ve Havva'ya ölmeyeceklerini söyleyerek yalan söyledi. İblis ayrıca onlara, Rab'bin harika bir şeyi onlardan esirgediğini söyledi.
Adem ve Havva, Rab'bin söylediklerine güvenmek yerine İblise inanmayı seçtiler.
Herkes gibi Rab'den daha iyi bildiğimizi sanıyoruz. Rab'bin bizi kısıtladığını, bizden bir şeyler sakladığını düşünüyoruz ve daha iyi bir yolumuz olduğunu düşünüyoruz. Tıpkı Adem ve Havva gibi, Rab'be inanmak yerine İblise inanmayı seçmek için ayartılıyoruz.
Adem ve Havva, hayatlarında ilk kez o meyveyi yemeyi seçtikleri andan itibaren, ruhsal olarak Rab'den ayrılmış oldular. Rab onları Aden Bahçesi'nden gönderdi ve sonsuza kadar yaşamak yerine ölümlü oldular. Oysaki ölüm, Cennet Bahçesi'nin bir parçası değildi.
Yaptıklarının cezası hem fiziksel hem de ruhsal ölümdü…. Günahlarının sonucu olarak fiziksel yaşamdan ve Rab'den ayrıldılar.
Ancak, Rab Tanrı bize olan sevgisinden dolayı çözümler sağlar.
Ruhsal ölümü önlemek için İsa Mesih yeryüzüne gelmiştir. Kutsal Kitap, “Günahın cezası ölümdür” der. Tanrı bizi seviyor ve günahımızla Rab'den sonsuza dek ayrı kalarak ruhsal olarak ölü kalmamızı istemiyor. Bu nedenle Rab'bin Oğlu, İsa Mesih insan oldu ve bizim yerimize günahlarımızın bedelini ödeyerek çarmıhta öldü.
“Çünkü Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, O’na iman eden kimse yok olmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.”1
Rab'bin Oğlu İsa Mesih, günahımızın bedelini tamamen ödemiştir ve bizlere O’na geri dönmemizi, tüm günahlarımızdan bağışlanmamızı, O'nun tarafından tamamen kabul edilmemizi teklif eder.
İsa Mesih'e inanıp inanmayacağımız ve İsa Mesih'in ölümünün bizim için olduğunu kabul edip etmeyeceğimiz bizim kararımızdır. Tanrı bize kendisiyle sonsuza kadar sürecek bir ilişki sunar. Ama bu bizim seçimimiz.
Kutsal Kitapta “Günahın cezası ölümdür…” ile başlayan ifade, “Çünkü günahın ücreti ölüm, Rab’bin armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa’da sonsuz yaşamdır.” diyerek biter.2
İsa Mesih'in ölümü sayesinde tüm günahlarımız için O'nun tam affını alabilir ve Rab'le yakın bir ilişki kurabiliriz. Rabbi Nasıl Tanırız? yazısı bunu açıklar.
İsa Mesih aynı zamanda fiziksel ölüm için de çaremizdir. Dünyadaki herkes fiziksel olarak ölür. Bundan kaçış yoktur, ancak, İsa Mesih yeryüzüne geri döndüğünde ve dünyayı yargıladığı zaman, yeryüzünde ölümün olmadığı yeni bir krallık kuracaktır.
"Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas ne ağlayış ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.”3
Tanrı seni koşulsuz olarak seviyor ve O'nu şimdi, bu hayatta, O'nunla sonsuza kadar sürecek gerçek bir ilişkinin tadını çıkararak tanımanı istiyor.
► | Tanrı'yla arkadaşça bir ilişki başlatmaya ne dersiniz? |
► | Bize e-mail ile ulaşın… |
Dipnotlar: (1) Yuhanna 3:16 (2) Romalılar 6:23 (3) Vahiy 21:4