×
ARAMA
TanriyiTanimak.com
Bak - Keşfet - Sor
Tanrı’yı Tanımak

Dinler Birbirinden Ne Kadar Farklıdır?

Büyük dünya dinleri ve Rab hakkındaki inançlar hakkında bir inceleme. Hinduizm, Budizm, Müslümanlık, Hristiyanlık ve Yeni Çağ Spiritüalizmi

PDF

Hepimiz, hayatımız boyunca başarılı olmak istiyoruz ve bir şekilde bir şeyleri doğru yaptığımızı hissediyoruz. Peki ya büyük dünya dinleri bu konu hakkında ne diyor? İçlerinden biri hayatlarımıza daha fazla derinlik veya yön verebilir mi?

Hinduizm, Yeni Çağ Spiritüalizmi, Budizm, Müslümanlık ve Hristiyanlık* büyük dünya dinleri olarak görülmektedir. Her birine, Rable ilgili görüşlerine ve bir kişinin o dine inandığı takdirde ne kazanacağına dair bilgiler aşağıda incelenmiştir. En sonda ise, İsa Mesih’in öğretisinin diğer dinlerden nasıl farklı olduğu açıklanmıştır.

*Bu dinlerin her birinin farklı inançlara sahip mezhepleri vardır. Bu makalede, her dinin temel inançlarına odaklanılmıştır. Diğer büyük dinler de, örneğin Yahudilik gibi, tartışılabilir ancak kısa ve öz olması için bu dinler seçilmiştir.

Hinduizm ve İnanışlar

Çoğu Hindu, tanrıların ve tanrıçaların sayısız temsilleriyle tek bir nihai birliğe (Brahman) ibadet eder. Bu çeşitli tanrılar putlarla, gurularla, tapınaklarla, nehirlerle, hayvanlarla vb. şeylerle somutlaştırılmıştır.

Hindular şimdiki yaşamlarındaki konumlarının bir önceki yaşamdaki eylemleri tarafından belirlendiğine inanmaktadır. Bu nedenle Hinduizm, bu hayattaki acı ve kötülükler için olası bir açıklama sunar. Eğer bir kişinin davranışları bir önceki hayatında kötüyse, bu hayatında da haklı olarak büyük zorluklarla karşılaşacaktır. Acı, hastalık, yoksulluk veya sel gibi felaketler, kişinin daha önceki yaşamında gerçekleştirmiş olduğu kötü eylemlerin sonucu olarak gerçekleşmiştir.

Bir Hindu’nun amacı, karma yasasından kurtulmak ve sürekli yaşanan reenkarnasyonlardan arınmaktır. Önemli olan tek şey, bir gün ruhun yeniden doğuştan kurtulması ve dinlenecek olmasıdır.

Hinduizm, inananların ruhsal mükemmelliğe ulaşmalarını seçmesine izin verir. Karma döngüsüne son vermelerinin üç olası yolu vardır: 1. Hindu tanrılarının herhangi birine sevgiyle bağlı olmak; 2. Yaşamdaki koşulların gerçek olmadığını, benciliğin bir yanılsamadan ibaret olduğunu ve sadece Brahman’ın gerçek olduğunu fark etmek için, Brahman (birlik) meditasyonuyla bilgide büyümek; 3. Çeşitli dini merasim ve törenlere kendini adamak.

Yeni Çağ Spiritüalizmi ve İnanışlar

Yeni Çağ Spiritüalizmi, kişinin kendi gücünü veya tanrısallığının gelişmesini teşvik eder. Spiritüalizm takipçisi olan birisi tanrısallığa atıfta bulunurken, insan aklını aşan, tüm evreni yaratan Rabden değil kendi içlerinde bulunan daha yüksek bir bilinçten bahseder. Ruhsal gelişimini takip eden kişiler, kendilerini tanrı, kâinat ve evren olarak görürler. Aslında, kişinin gördüğü, duyduğu, hissettiği ve hayal ettiği her şey ilahi bir konseptte değerlendirilmemelidir.

Son derece seçmeci yaklaşıma sahip olan Yeni Çağ Spiritüalizmi, eskiden kalma ruhsal geleneklerden, konuşmacıların düşüncelerinden, kitaplardan ve seminerlerin derlemesinden oluşur. Hinduizm’deki gibi birçok tanrı ve tanrıçaları kabul eder. Dünya, tüm ruhsallığın kaynağı olarak görülür ve kendi zekâsı, duyguları ve tanrısallığı vardır. Ama her şeyin yerini yine kendisi alır; benlik her şeyin yaratıcısı, denetleyicisi ve gücüdür. Kişinin belirlediği şeyin dışında başka bir gerçeklik yoktur.

Yeni Çağ, doğu mistisizmi ve nefes egzersizleri, dini şarkılar, tempo tutma, meditasyon gibi ruhsal, doğaüstü ve ruhani teknikler öğreterek kişinin değiştirilmiş bir bilinç ve ruhsallığını geliştirmeyi öğretir.

Birinin yaşadığı olumsuz herhangi bir olay (başarısızlık, üzüntü, öfke, bencillik, acı gibi) yanılsama olarak kabul edilir. Yaşam üzerinde tamamen egemen olduğuna inanıldığında, yaşamla ilgili hiçbir şey yanlış, negatif veya acı verici değildir. Sonuç olarak, kişi dışsal bir gerçeklik olmadığı derecede ruhsal olarak gelişir. Tanrı olan bir kişi kendi gerçekliğini yaratır.

Budizm ve İnanışlar

Budistler herhangi bir tanrıya veya Rabbe ibadet etmezler. Budist olmayan insanlar genelde Budistlerin Buda’ya ibadet ettiğini düşünür. Ancak, Buda (Siddhartha Gautama) hiçbir zaman ilahi veya kutsal olduğunu iddia etmemiştir, yine de Budistler tarafından elde etmeye çalışılan ruhsal aydınlanma ve bununla birlikte gelen sürekli devam eden yaşam ve ölüm döngüsüne ulaştığı düşünülmektedir.

Çoğu Budist, insanların kaçınılmaz acılar çekmeyi içinde barındıran sayısız yeniden doğum gerçekleştirdiğine inanır. Budistler, bu yeniden doğuşları sona erdirmeye çalışır. Yeniden doğuşa neden olan şeylerin kişilerin arzuları, hoşnutsuzlukları ve yanılsamaları olduğuna inanırlar. Bu nedenle bir Budist’in amacı, kalbini arındırmak ve kendini tüm istekler, duygusal arzular ve başkalarına duyulan bağlılıklardan arındırmaktır.

Budistler bir dini ilkeler listesini takip eder ve kişisel kısıtlama, oruç ve kendini adayarak yaptıkları meditasyonlara bağlı kalırlar. Bir Budist meditasyon yaptığında, dua eder gibi veya bir tanrıya odaklanır gibi yapmaz, bu daha çok öz disiplinle alakalıdır. Uygulamalı meditasyon yoluyla bir kişi Nirvana’ya -arzu alevinin patlamasına- ulaşabilir.

Budizm çoğu büyük din için geçerli sayılan şeyi sağlamaktadır: insanların hayatlarında uygulayarak yaşamak isteyebileceği disiplinler, değerler ve talimatlar.

Müslümanlık ve İnanışlar

Müslümanlar, insanlıktan ebediyen üstün ve aşkın olan Allah adlı yüce bir Rab olduğuna inanırlar. Allah, evrenin yaratıcısı, tüm iyiliğin ve kötülüğün kaynağı olarak görülür. Olan her şey Allah’ın isteğidir. O, yaşamlarının yeterliliklerinin ve dini bağlılıklarına bağlı olarak kendisine iman edenlere merhametli yaklaşan, güçlü ve otoriter bir yargıçtır. O’na iman edenlerin Allah’la olan ilişkisi, Allah’a hizmet etmekten ibarettir.

Birden fazla peygamber Müslümanlıkta yer alsa da, Muhammed son peygamber olarak kabul edilir, sözleri ve yaşam tarzı bu kişinin nüfuzunu oluşturur. Müslüman olabilmek için beş dini görevi yerine getirmek gerekir: 1. Kelime-i şehadet getirmek 2. Bazı Arapça duaları günde beş kez okuyarak namaz kılmak 3. Zekât vermek 4. Her yıl bir ay yiyecek, içecek, cinsel ilişki ve sigaradan uzak durarak oruç tutmak 5. Hacca gitmek. Öldükten sonra Müslümanlar, görevlere olan bağlılıklarına dayanarak cennete gitmeyi umarlar. Aksi takdirde, cehennemde sonsuza dek ceza çekeceklerdir.

Birçok insan için Müslümanlık, insanların din ve Rab hakkındaki beklentilerini karşılamaktadır. Müslümanlık, iyi işler ve disipline eden dini ritüellerle tapılan tek bir yüce ilahi Rab olduğunu öğretir. Ölümden sonra, kişi dini bağlılıklarına göre ödüllendirilir veya cezalandırılır. Müslümanlar, Allah için hayatlarından vazgeçmelerinin cennete girmenin kesin bir yolu olduğuna inanırlar.

Hristiyanlık ve İnanışlar

Hristiyanlar, her şeyin yaratıcısı olan tek bir Rabbe inanırlar. O, bu hayattaki herkese kendisiyle ilişki kurma olanağını sunan sevgi dolu bir Rab olarak görülür.

İsa Mesih, yeryüzündeki yaşamında kendisini Rabbe işaret eden bir peygamber ya da aydınlanma öğretmeni olarak tanımlamamaktadır. Bunun yerine İsa, insan formundaki Rab olduğunu iddia etmiştir. Mucizeler gerçekleştirmiş, insanların günahlarını affetmiş ve kendisine inanan herkesin ebedi hayata kavuşacağını söylemiştir.

İsa Mesih’e iman edenler, Kutsal Kitabı Rabbin insanlığa verdiği yazılı bir mesaj olarak görürler. İsa’nın yaşamının ve mucizelerinin tarihsel bir kaydı olmasının yanı sıra Kutsal Kitap, Mesih’in kişiliğini, sevgisini ve gerçekliğini tıpkı bir arkadaşımızı tanır gibi O’nu nasıl tanıyabileceğimizi ve O’nunla nasıl ilişki kurabileceğimizi anlatmaktadır.

Hristiyanlar, kendileri de dahil olmak üzere tüm insanların günah işlediğine inanırlar. İsa’yı Eski Antlaşma’daki tüm peygamberler tarafından kehanet edilen Mesih, yani “Kurtarıcıları” olarak görür ve kabul ederler. İsa’nın bizi sevdiği için çarmıhta ölerek tüm insanlığın günahlarının bedelini ödediğine inanırlar. İsa, öldükten üç gün sonra daha önce de vaat ettiği gibi ölümden dirilerek kendi tanrısallığını kanıtlamıştır.

Büyük dinler birbirinden ne kadar farklıdır?

Büyük inanç sistemlerine ve Rab ile ilgili olan görüşlerine baktığımız zaman, birbirlerinden oldukça farklı olduklarını görürüz:

  • Hindular birçok tanrı ve tanrıçalar olduğunu kabul eder.
  • Budistler tanrı olmadığını söyler.
  • Yeni Çağ Spiritüalizmi takipçileri, kendilerinin Rab olduğuna inanırlar.
  • Müslümanlar güçlü fakat bilinmez bir Rabbe inanırlar.
  • Hristiyanlar, kendisini tanımamız için bizi yaratan sevgi dolu bir Rabbe inanırlar.

Peki bütün bu dinler aynı Rabbe mi ibadet eder? Bunu bir düşünelim, Yeni Çağ Spiritüalizmi herkese kozmik bir bilince odaklanması gerektiğini öğretir ancak bu Müslümanlığın tek tanrıdan vazgeçmesini, Hinduizm’in çok sayıda olan tanrılarını bırakmasını ve Budizm’in bir tanrı olduğunu kabul etmesini gerektirir. Bunlardan sadece bir tanesi, hayatımızda yer alabilecek bize sevgiyle yaklaşan bir Rab olduğunu doğrulamaktadır.

Büyük dünya dinleri ne yapmayı gerektirir?

Dünyanın büyük dinleri (Hinduizm, Yeni Çağ Spiritüalizmi, Budizm, Müslümanlık ve Hristiyanlık) gerektirdikleri açısından birbirinden oldukça farklı ve benzersizlerdir.

Dünya dinlerinin çoğu, ruhsal mükemmelliğe ulaşmak için çabalayan insanoğlunu, bu mücadelesinde kendi başına konumlandırır.

Hinduizm’de kişi kendi başına karma döngüsünden kurtulmaya çalışır. Yeni Çağ’da kişi kendi tanrısallığı için çabalar. Budizm’de arzudan kurtulmak bireyin kendi görevidir. Müslümanlıkta, kişi ölümden sonra cennete gitmek için dini kuralları takip eder. Ancak, İsa Mesih’le, Rabbin bize çabalarımıza göre değil, bizim için yaptıklarına göre bir ilişki sunduğunu görürüz.

Bütün dinler aynı sorun üzerinde çalışıyor.

Hepimiz kişisel başarısızlıklarımızın ve daha iyi olmamız gerektiğinin farkındayız. Dinlerin yaratılmasına yol açan neden de budur. Aynı zamanda, huzur içinde, tatmin olmuş ve içsel güce sahip hissetmek istiyoruz. Böylece, meditasyon, dini ritüeller, kişisel gelişim kitapları, oruç, dua, kişisel fedakârlık, hacca gitmek gibi uygulamalara yöneliyoruz.

Ancak, konu bizi yaratan Rab ile bağlantı kurmaya geldiğinde, sorunumuz kişisel çaba eksikliği değildir. Sorunumuz, günahlarımızdır. Hiçbir iyi iş veya sevap, Rabbin kutsal yollarına aykırı davrandığımız zamanları örtbas edemez.

Buda’nın kendisinden günahsız olarak bahsetmemesi ilginçtir. Muhammed, kendisinin de affedilmesi gerektiğini itiraf etmiştir. “Ne kadar bilge olursa olsun, ne kadar yetenekli olursa olsun, diğer peygamberler, gurular ve öğretmenler ne kadar etkili olursa olsun, tıpkı bizim gibi kusurlu olduklarını bilmeleri için zihinleri yaratılmıştır.”1

Rab bize günahlarımızın onunla aramızda bir engel olarak durduğunu söyler. Bu ayrılığı, mesafeyi hissederiz. Bizi dini uygulamalara yönlendiren şey de budur.

Rab aramızdaki bu ayrılığı kabul eder ve buna bir çözüm sunar. Günahlarımızın bedelinin ödenmesinin, O’ndan sonsuza dek ruhsal olarak ayrılmamıza sebep olan ölüm olduğunu söyler. Yine de bize olan sevgisinden, İsa Mesih, yani Rabbin kendisi insan formunda dünyaya gelerek günahlarımızın bedelini ödemek için ölmüştür.

İsa tüm günahlarımızı kendi üzerine alıp çarmıhta acı çekmiş ve kendi isteğiyle bizim yerimize ölmüştür. Kutsal Kitap şöyle diyor, “Sevginin ne olduğunu Mesih’in bizim için canını vermesinden anlıyoruz. Bizim de kardeşlerimiz için canımızı vermemiz gerekir."2

“Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı’nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa’da sonsuz yaşamdır.”3

Rab, İsa Mesih’in bizim için ölmesiyle bize tam bir bağışlanma sunuyor. Bu, tüm günahlarımız için bağışlanma anlamına gelir, yani geçmiş, şimdi ve gelecekteki tüm günahlarımız buna dahildir. İsa bütün günahlarımızın bedelini ödedi. Evreni yaratan Rab bizi seviyor ve O’nunla ilişki kurmamızı istiyor. “Tanrı biricik Oğlu aracılığıyla yaşayalım diye O’nu dünyaya gönderdi, böylece bizi sevdiğini gösterdi.”4

“Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.”5

Mesih, bize günah ve suçluluk duygularımızdan özgürleşme şansını sunuyor. O, yarın daha iyi bir insan olur umuduyla, kişiyi kendi başarısızlıklarıyla tek başına bırakmaz.

İsa Mesih aracılığıyla Rab, insanlığa ulaştı ve O’nunla bağlantı kurmamız için bizlere bir yol açtı.

Rab, O’nu tanımamızı istiyor.

İsa Mesih şöyle diyor, “İsa, “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi.”6 Mesih insanların sadece öğretilerini değil aynı zamanda kendisini de takip etmeleri için çağırır, “İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.”7 İsa Mesih, gerçeğin ta kendisi olduğunu iddia ederken, sadece gerçeği konuştuklarını söyleyen peygamberler ve öğretmenlerin ötesine geçer.8

İsa Mesih kendisini Rabbe eşit olarak tanımlamıştır ve buna dair kanıtlar sunmuştur. Çarmıha gerilip öldürüldükten üç gün sonra tekrar hayata döneceğini söylememiştir. Bir gün gelecekteki bir yaşama ruhen reenkarne olacağını söylememiştir. (Zaten bunu söylese bile gerçekten yapıp yapmadığını kim bilebilir ki?)

Gömüldükten üç gün sonra çarmıha gerilmesini bizzat görenlere canlı olarak gözükeceğini söylemiştir. Üçüncü gün, İsa Mesih’in mezarı boş bulunmuş ve birçok insan O’nu canlı olarak gördüğünü belirtmiştir. Şimdiyse Rab bize sonsuz yaşam sunmaktadır.

Birçok büyük dünya dininin aksine…

Bu, Sekiz Aşamalı Asil Yol, Müslümanlığın beş şartı, meditasyon, sevap işleme ve hatta On Emir gibi kendini geliştirme yöntemine bağlanma anlamına gelmez. Tüm bunlar ruhsallık için iyi tanımlanmış, takip edilmesi kolay yollar gibi görünse de zamanla mükemmelliğe ulaşmak için çaba gösterilen bir külfet haline gelir ve Rab ile bağ kurmaktan bizi uzaklaştırırlar.

İsa Mesih ile olan bağ, sen ve Rab arasında iki yönlü bir etkileşimdir. O’na gitmemizi Rab memnuniyetle karşılar. “RAB kendisine yakaran, içtenlikle yakaran herkese yakındır.”9 Dualarına cevap verecek, derin bir huzur ve neşe sunacak, sana yol gösterebilecek ve sevgisini esirgemeyecek olan Rable iletişim kurabilir ve hayatını dönüştürebilirsin.

İsa Mesih şöyle diyor, “… Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim.”10 Bu, yaşamın kusursuz ve sorunsuz olacağı anlamına gelmez ama yaşamın ortasında, hayatına dahil olmak isteyen ve sevgisine sadık olan Rab ile bir ilişki kurabileceğin anlamına gelir.

Umudumuz, yasalara veya standartlara uymak değil, O’na olan inancımız ve bizim için göstermiş olduğu fedakarlıklarla bizi tamamen kabul eden bir Kurtarıcıyı tanımaktır. Cennetteki yerimizi dini çabalar veya iyi işler yaparak kazanamayız. İsa Mesih’le ilişki kurduğumuzda cennet bize verilen karşılıksız bir armağandır.

Tamamen affedilmek ve kişisel olarak Rabbin sana olan sevgisini öğrenmek ister misin?

Rab ile ilişkinin başlangıcı.

Dünya dinlerinde kişilerin, takipçilerin, öğretiler, fikirler, yollar ve ritüellerle ilişkisi vardır. İsa Mesih aracılığıylaysa, kişiler sevgi dolu ve güçlü Rab ile ilişki kurabilir. O’nunla konuşabilir ve şu an hayatında sana rehberlik etmesini isteyebilirsin. Rab, seni yalnızca bir yola, felsefeye veya bir dine inandırmak istemiyor.

Senin Rabbi tanımanı, neşeyi deneyimlemeni istiyor ve hayatın tüm zorluklarının ortasında sevgisine güvenmeni memnuniyetle karşılıyor. “Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize “Tanrı’nın çocukları” deniyor! Gerçekten de öyleyiz. Dünya Baba’yı tanımadığı için bizi de tanımıyor.”11

Rab ile hemen şu an bir ilişkiye başlayabilirsin. İçtenlikle günahlarını affetmesini isteyerek ve O’nu hayatına davet ederek basit bir şekilde bu ilişkiyi kurabilirsin. İsa Mesih şöyle diyor, “İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim; ben onunla, o da benimle, birlikte yemek yiyeceğiz.”12

Seni yaratan, derinden seven Rab ile bir ilişkiye başlamak ister misin? Eğer bunu yürekten arzuluyorsan, hemen şu an bu örnekteki gibi dua ederek Rabbi yaşamına davet edebilirsin: “Rabbim, senden beni affetmeni istiyor ve kalbime dokunman için seni hayatıma davet ediyorum. Günahlarım uğruna öldüğün için İsa Mesih sana teşekkür ederim. Söylediğin gibi hayatıma girdiğin için sana şükrederim.”

Eğer içtenlikle Rabden yaşamına girmeni istediysen, O’nunla kişisel bir ilişkiye başlamış olursun. Bu tam da Rable yeni tanışmış ve O’nu daha yakından ve iyi tanımanı istemesi gibidir.

Marilyn Adamson tarafından yazılmıştır

 İsa Mesih'i az önce yaşamıma davet ettim. (Bu konuda size faydalı olabilecek bilgiler göreceksiniz)…
 Tanrı'yla arkadaşça bir ilişki başlatmaya ne dersiniz?
 Bize e-mail ile ulaşın…

Dipnotlar: (1) Erwin W. Lutzer, Christ Among Other Gods/Diğer Rabler Arasında İsa Mesih (Chicago: Moody Yayıncılık,1994), sayfa 63 (2) 1. Yuhanna 3:16 (3) Romalılar 6:23 (4) 1. Yuhanna 4:9 (5) Yuhanna 3:16 (6) Yuhanna 6:35 (7) Yuhanna 14:6 (8) Lutzer, sayfa 106 (9) Mezmurlar 145:18 (10) Yuhanna 10:10 (11) 1. Yuhanna 3:1 (12) Vahiy 3:20


BU MAKALEYİ PAYLAŞIN: